



Elli altmış bir yıllık zalim ve despot bir yönetim en sonunda yıkıldı. Bu yıkımın akabinde, bizim topraklarımızda bayram ilan edenler olduğu kadar, bu yıkılışa üzülenler de çıkıyor. Bu iki kesimin ötesinde olaylara daha temkinli bakanlar ve Suriye’nin bundan sonra nelere gebe kalacağını düşünenler de var.
Dün Saddam Hüseyin ve Kaddafi’nin devrilişine şahit olduğumuzda da aynı manzaralarlarla karşılaşmıştık. Sonrasında gerek Irak gerekse Libya çok parçalı bölünmeler yaşayarak, iç çatışmaların kıskacında kaldı ve halkarı huzur ve refahı bir türlü bulamadı…
Bugün Suriye, zalim Esat rejiminden kurtuluyor ama encamı karanlık bir yapıya doğru da sürükleniyor gibi! Etnik azınlıkların ve uzantılı dış güçlerin cirit attığı bir Suriye, bundan sonra da çok huzurlu ve özgür olacak gibi görünmüyor.
Devletlerin dış politikada çıkarları olur, dış politikada romantizm olmaz. Türkiye yönetimi Suriye konusunda romantizm ve mezhep kaygılarından sıyrılarak çıkarları doğrultusunda hareket etmelidir. Etmediği takdirde bir bataklığın içine tekrar girebilir.
HTŞ, SMO, PYD, PKK, İran, Rusya, İngiltere, Amerika kurguları o topraklarda hiç bitmeyecektir. Rus’un sıcak denizlere inme plânı, Amerika’nın petrol iştihası, İran ve Irak’ın mezhep taassupları ve İngiltere ‘nin çok denklemli oyunları o topraklarda bitmeyecektir.
Türk Devleti romantizmden uzak bir Ortadoğu plânıyla hareket ettiğinde, hem mülteci konusunda hem de yanıbaşımızda oluşacak bir terör devletinden kurtulmuş olur.
Amerika’nın iki binli yıllarda Dış İşleri Bakanına söylettiği; “Dünya genelinde yirmi iki yeni devlet kurulacak” sözü gerçek zeminine bir adım daha yaklaşmış görülüyor. Yuğuslavya parçalandı orada oluşan devletçikler, Irak ve Suriye sonrasında hesaplarda ise, sırada Afrika ve Türkiye’ye var. Yani BOP projesi hâlen yürürlükte!…
Dış politikada romantizm yoktur, çıkarlar ve gerçekler vardır.
*
Celalettin Kurt