

Şiir, bizim topraklarda belâgat suyuyla mayalanan bir iksirli söyleyiş. Üç beş evin birinden mutlaka bir şair çıkar bizim topraklarda…
Bu öylesi bir gen olmuştur ki, insanlarda hatta bir nevi irsiyet arz etmiştir. Bir aileden bir kaç şairin çıktığı bile görülmüştür. Meselâ Karakoçlar; ana şair baba şair altı yedi evlat var hepsi de şair ve hatta torunlara kadar sirayet eden bir şiir iklimi…
İşte böylesi topraklarda yaşadığınızda, şair olmak ve şiirler yazmak için bir sebebiniz ya da etkilenme süreciniz oluyor. Gerek etkilenmeyle gerekse de zaten kendi içinizde olan bir takım söyleyiş ve yürek yangınıyla sizde bir şeyler yazmaya başlıyorsunuz…
Önceleri adına belki şiir denmiyor ama zamanla işin tekniğini, söyleyiş tarzını yani şiirin ne demek olduğunu öğreniyorsunuz, serüvene devam ediyorsunuz. Ondan sonra sizin adınıza birileri çıkıp şair diyorlar.
Ben de işte böyle topraklarda doğdum, önce ismi yüce Elbistan şairlerinin şiirlerini okudum, etkilendim ve benim de zaten yüreğim karışıktı, ben de yazmaya başladım. Şu an şiir yolculuğunda hiç bir iddia taşımadan yürümeye çalışıyorum, içimdeki şiir ateşiyle yüreğimi harlandırıyorum…
*
CELALETTİN KURT